Cadı kazanı: Dedikodunun, fesadın çok olduğu yer.
Can alacak nokta: Bir şeyin en önemli yeri.
Can baş üstüne: İstenilen şeyin büyük bir memnunlukla
yapılacağını anlatmak için söylenir.
Can beslemek: ı) Kaygısızca yiyip içip rahatına
bakmak. 2) Başkasının yiyeceğini içeceğini sağlamak.
Can borcunu ödemek: Ölmek.
Can cana, baş başa: Herkesin kendi canının derdine
düştüğü tehlikeli bir durumu anlatır.
Can çekişmek: Ölmek üzere bulunmak.
Can dayanmamak: Bir şey karşısında insanın dayanıklılığı
elden gitmek. .
Can derdine düşmek: Ölüm korkusuna kapılmak.
Canı ağzıııa gelmek: Büyük bir tehlike karşısında
ölecekmiş gibi bir korkuya kapılmak.
Canımı sokakta bulmadım: Tehlikeye veya herhangi
bir sıkıntıya katlanmaya hiç niyetim yok.
Canına okumak: tkz. Berbat ve perişan etmek.
Canına tak demek: Dayanamaz duruma gelmek,
sabrı kalmamak.
Canına yandığım: argo. Sevgi, hayranlık ve öfke
gibi türlü duygular anlatır.
Canından geçmek: Ölmek için hazır olmak.
Canını bağışlamak: Öldürülmesi gerekirken birini
öldürmekten vazgeçrnek.
Canını cehenneme göndermek: argo. Öldürmek
Canını dar atmak: Bir tehlikeden güçlükle kurtularak
bir yere sığınmak.
Canını sıkmak: Keyfini bozmak, neşesini kaçırmak.
Canını sokakta bulmak: Sağlığı korumak gerektiğini
anlatan bir söz.
Canını vermek: I) Kendini feda etmek. 2) Hiçbir
şey esirgememek. 3) Bir şeye çok düşkün olmak.
Canını yakmak: ı) Acı verecek biçimde cezalandırmak.
2) Bir kimseyi, çok zarara sokmak.
Canının derdine düşmek: Canından başka bir şey
düşünmeyecek kadar sıkıntıda olmak.
Can ciğer kuzu sarması: İçli dışlı, candan.
Cascavlak kalmak: Bütün imkanları elinden alınmış
olarak ortada kalmak.
Cehenneme kadar yolu var: "Defolsun, istediği yere
kadar gitsin, korkum yok" anlamında sövme.
Cehennemin bucağl:Çok uzak yer.
Cebi delik (kimse): Para tutmayan, parasız.
Cebinden çıkarmak: Birinden üstün olmak.
Cebine indirmek: Hakkı olmayan parayı almak.
Cebini doldurmak: Karşılaştığı elverişli durumlardan
yararlanarak bol para kazanmak.
Cepten vermek: Kendi kesesinden, ödemek.
Ceddine lanet: "Soyunla sopunla birlikte Allah cezanızı
versin!" anlamında ilenme sözü.
Cevher yumurtlamak: tkz. Değerli sözler söylendiğini
sanarak saçmalayanlar için söylenir.
. Cevabı (dikmek) yapıştırmak: hlk. Karşısındakinin
beklemediği şekilde ters cevap vermek.
Ceviz kırmak: Yanlış tutum veya davranışta bulunmak,
hata yapmak.
Cezasını bulmak: Hak ettiği kötü sona uğramak.
Cezasını çekmek: Yaptığı bir kusur veya tedbirsizliğin
zararına uğramak.
Cılk etmek: Bozmak, çÜfütmek.
Ciğeri beş para etmemek: Değersiz olmak.
Ciğeri parçalanmak: Çok üzülmek.
Ciğeri yanmak: Çok acı ve sıkıntı çekmek, büyük
bir acıya uğramak.
Ciğerimin köşesi: Çok sevdiğim.
Cin cin bakmak: Kumazca bakmak.
Cin çalığı: Çarpık veya dış görünüşü çirkin olan insanlar
için kullanılır.
Cin çarpmışa dönmek: Neye uğradığını bi.lemeyecek
kadar kötü bir duruma düşmek.
Cin ifrit olmak: Son derece kızmak, öfkelenmek.
Cini tutmak: Çok sinirlenmek.
Cinler cirit oynamak: O yer ıssız olmak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder